بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

تَعْرُجُ ٱلْمَلَٰٓئِكَةُ وَٱلرُّوحُ إِلَيْهِ فِى يَوْمٍ كَانَ مِقْدَارُهُۥ خَمْسِينَ أَلْفَ سَنَةٍ ٤

Melekler de, Ruuh da oraya bir günde yükselib çıkar ki mesafesi (dünyâ seneleriyle) elli bin yıldır.

– Hasan Basri Çantay

فَٱصْبِرْ صَبْرًا جَمِيلًا ٥

(Habîbim) sen (şimdilik) güzel bir sabr ile katlan.

– Hasan Basri Çantay

إِنَّهُمْ يَرَوْنَهُۥ بَعِيدًا ٦

Filhakıyka onlar bunu (imkândan) uzak görürler,

– Hasan Basri Çantay

وَنَرَىٰهُ قَرِيبًا ٧

Biz ise onu yakın görüyoruz.

– Hasan Basri Çantay

يَوْمَ تَكُونُ ٱلسَّمَآءُ كَٱلْمُهْلِ ٨

O gün gök erimiş ma'den gibi olacak,

– Hasan Basri Çantay

وَتَكُونُ ٱلْجِبَالُ كَٱلْعِهْنِ ٩

dağlar yün gibi olacak,

– Hasan Basri Çantay

وَلَا يَسْـَٔلُ حَمِيمٌ حَمِيمًا ١٠

hiçbir hısım bir hısımı sormayacak.

– Hasan Basri Çantay

يُبَصَّرُونَهُمْۚ يَوَدُّ ٱلْمُجْرِمُ لَوْ يَفْتَدِى مِنْ عَذَابِ يَوْمِئِذٍۭ بِبَنِيهِ ١١

Onlar birbirine (sâdece) gösterilirler. Günahkâr o günün azabından (kurtulmak için şunları) feda etmeği arzu eder: Oğullarını,

– Hasan Basri Çantay

وَصَٰحِبَتِهِۦ وَأَخِيهِ ١٢

karısını, biraderini,

– Hasan Basri Çantay

وَفَصِيلَتِهِ ٱلَّتِى تُـْٔوِيهِ ١٣

kendisini (aralarına katıb) barındırmakda olan soyunu sopunu,

– Hasan Basri Çantay

وَمَن فِى ٱلْأَرْضِ جَمِيعًا ثُمَّ يُنجِيهِ ١٤

ve yer (yüzün) de kim varsa hepsini. Ki nihayet (bu fedâkârlığı) kendisini (Allahın azabından) kurtarsın.

– Hasan Basri Çantay

AYARLAR
Okuyucu